Miskolc etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Miskolc etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Şubat 2015 Pazar

Erasmus Öğrencisinin Tecrübeleri-Bölüm 1

Miskolc'te Erasmus Öğrencisi Olmak - Bölüm 1
Erasmus öğrenci değişim programı ile geldiğim Miskolc’te, az da olsa yaşadığım tecrübeleri paylaşma ve olası sorunlara karşı önceden tedbirli olmanız adına, Gökçe ablanın da izniyle, bu denemeyi yazma fırsatı buldum. Bu fırsatı iyi değerlendirip, elimden geldiği kadar, Miskolc’te öğrencilik sürecinde yaşadığım sıkıntıları ve kendimce bulduğum çözümleri anlatmaya çalışacağım.

Miskolc’e gelmeden önce, buradaki danışmanınız (Edit Szoke) size maille bilgilendirmelerde bulunacaktır. Çatal, kaşık, tava, tencere verilmiyor, onları gelirken siz getirin veya burdan alın diye de not düşecektir altına. Şayet yurtta yemek ekibiniz (ilerleyen cümlelerimde değineceğim) yoksa, aşağıda verdiğim temel listeye, dönem sonuna kadar ihtiyaç duyacaksınızdır. Mutfaktan başladım çünkü en fazla mutfak ihtiyacınız oluyor. İlk büyük alışverişinize bu liste ile gidebilirisiniz;

  1. Çatal, kaşık, bardak, tabak (Kase almak istemiyorsanız tabak derin olmalı) (Tesco)
  2. Doğrama bıçağı, doğrama tahtası (Beyaz ve plastik olan ucuz ve kullanışlı tavsiye ederim.) (Tesco)
  3. Küçük tencere, küçük tava, kase (Tesco)
  4. Bulaşık deterjanı, bulaşık süngeri (çoklu)
  5. Islak süngeri üzerine koymak için plastik tabak (3-5 tane sene boyu yeter)
  6. Kızartma yağından artanı dökmüyorsanız (bence dökmeyin öğrenci adamsınız), cam kavanozlu bir şeyler alın. Mesela bezelye alabilirsiniz. Hem pilava karıştırınca güzel oluyor, bitince cam kavanozu atmayın, yağı orda saklayın.  Yağ eskiyince yenilersiniz.
  7. Lidl’dan en büyüklerinden ikili kağıt havlu. (Bir dönem boyunca yeter, peçete derdiyle vs. uğraşmazsınız.)
  8. Salça da sıkıntı olacaktır. Ama dert etmeyin, Sever Center’de Türk salçası mevcut, oradan temin edebilirsiniz. İlk alışverişinizde olmasa da sonraki alışverişlerinizde alırsınız (şehre alıştıktan sonra). Sever Center için yine Gökçe ablamızın “Sever Center Hayat Kurtarır” başlıklı yazısına bakabilirsiniz. Salça deyip geçmeyin çoğu yemek bu mübarek nimetle tat buluyor.
  9. Beyaz, “Kalas” marka tuzluk. Bunu kutusu için alın, sonra poşette tuzluk alır bittikçe tuzluğa ekleme yaparsınız, zira mutfak ortak kullanıldığından kullanım ve taşıma kolaylığı sağlar. (Tesco)

Şimdilik aklıma gelen ve sene boyu işinize yaracak materyaller bunlar. Eğer odanız mutfağa uzaksa, yemek yaparken malzemeleri mutfağa taşıma gereksinimi duyarsınız. Bu problemi de büyük bir kap alarak çözebilirsiniz. Bulaşık yıkarken de çok yardımcı olur size.

Yurtta 3-5 arkadaş anlaşıp bir yemek ekibi oluşturabilirsiniz. Her gün yemeği biri yapar. Arzu ederseniz giderleri de birlikte karşılayabilirsiniz. Ama benim tavsiyem, kimseye muhtaç olmayın. Kendi mutfak araçlarınızla, yemeğinizi kendiniz yapın. Diğer türlü bir çok problemle karşılaşabilirsiniz. Mesela saat olmuş 10 ama hala birileri yemek yapacak ! ? 

Ceylan Bozoğullarından
 

3 Kasım 2014 Pazartesi

Miskolc'te Hastalanmak..

Merhaba,

Bu şehre ilk yerleştiğimizde, eşim böbrek taşı düşürürken merkez eyalet hastanesinde (Borsod-Abauj Zemplen Megyei Korhaz) 1 gece üroloji bölümünde yatmak durumunda kalmıştı.
Buradaki hastanelerde, 'ayy acile gideyim bi ağrı kesici yaptırayım da eve döneyim' deme şansın yok ne yazık ki.. Gittiğin gibi yatırıyorlar genelde..

Miskolc'te 2 tane devlet hastanesi var,özel hastane yok. Biri yukarıda bahsettiğim eyalet hastanesi, Szent Peteri Kapu'da bulunuyor. Diğer ise Semmelweis Miskolc hastanesi, Casabai Kapu'da bulunuyor. Semmelweis, 2011 yılında renove edilmiş ve genelde doğum hastanesi olarak biliniyor.

Miskolc'teki hastanelerde refakatçi sistemi yok, dolayısıyla ailenizden biri sizinle birlikte kalamıyor. Sadece ziyaret saatleri içinde gelip görebiliyor sizi. Her departmanında özel oda imkanı yok ne yazık ki, dolayısıyla hastanede kalmak durumundasınız. Benim kaldığım oda 2 kişilikti, şansıma yan yatak boştu, dolayısıyla tek kişilik gibiydi benim için. Hastane şartları (ya da bölümün şartları) gayet iyiydi, temiz bir hastaneydi. Bizim orta karar özel hastaneler gibi.

Yemeklerini ben yiyemedim ama aperatif birşeyler getiriyorlar, kahvaltı öğlen, akşam vs.
Doktorları, hemşireleri gayet güleryüzlü,sıkıntısız.Kendi doktorum(ameliyatımı yapan ve devamlı takip eden)gayet akıcı ve sorunsuz ingilizce konuşuyor. Hemşireler çat pat, anestezi uzmanı da gayet iyi konuşuyordu. Acil doktorunun da İngilizcesi gayet iyiydi.

Pazartesi akşamı gittiğim hastaneden, Perşembe öğlen evime dönebildim, şükürler olsun. Şimdi raporluyum, dinlenmek üzere..

En korktuğum şey idi hastaneye düşmek buralarda, ama şimdi herşey için binlerce kez şükürler olsun diyorum..
Allah kimsenin sağlığını elinden almasın.

Sevgiler,
Gökçe D.

24 Ağustos 2014 Pazar

Gündelik ihtiyaçlar - Part 1

Merhaba,

Gündelik hayatta her zaman ihtiyaç duymasak da,
  • Terzi
  • Ayakkabıcı
  • Kuru temizleme
  • Anahtarcı
gibi konular da bilinmesi gerekenler arasında yer alıyor bence..
Dil konusunda sıkıntı yaşadığımız için ben her seferinde arkadaşlarımdan destek alıyorum.
Alışveriş merkezlerinde (Plaza,Szinvapark,Tesco,Auchan gibi..) Mister Minit şeklinde geçen dükkanlar bunlar.. Terzi, ayakkabıcı, anahtarcı, kuru temizleme iç içe genelde.. Yalnız fiyatları biraz yüksek Türkiye'ye kıyasla..
En son olarak topuklu ayakkabımın ucundaki lastiği değiştirdim, 2000-HUF yaklaşık 20-TL ödedim, ki Türkiye'de en fazla 10 lira ödersiniz.

Genelde alışveriş merkezlerinin internet sitelerinde çalışma saatleri yazıyor.
Szinvapark park için tık tık
Miskolc Plaza için tık tık

Kuru temizleme de aynı yerlerde mevcut, hiç işim düşmediği için şimdiye kadar fiyatları konusunda fikrim yok..

Sevgiler,
Gökçe D.

8 Aralık 2013 Pazar

Miskolc'te Yaşam

Miskolc, çok büyük bir şehir değil. Zamanında Macaristan'ın 2. büyük şehriymiş. O zamanlar tam bir sanayi şehriymiş, lakin rekabet koşulları sayesinde büyük fabrikalar kapatılmış, ve çok sayıda göç olmuş başka ülkelere..
Bu şehirde yaşamaya başladığınızda atıl fabrikaları görebilirsiniz.

Gelir seviyesi çok yüksek olmadığı için, çok gelişmiş bir şehir değil.. Yani şöyle özetleyebilirim, Budapeşte İstanbul ise, burası da bir Balıkesir, Manisa diyebiliriz.
Maaşlar çok yüksek olmadığı için lüks'te yok bu şehirde çok fazla..
Büyük bir üniversitesi var, kendi kampüsü ayrı bir dünya.. Spor kompleksi, yüzme havuzu, içinde oteli vs.. gerçekten ayrı bir dünya üniversite..

Şehrin her yanında alışveriş merkezleri var. Tesco'lar bir adım önde sanırım çünkü 2 büyük Tesco 24 saat açık. Büyük Tesco'lardan biri üniversiteye yürüme mesafesinde, diğeri şehrin diğer çıkışında(Szent Peteri Kapu'nun sonunda) . Bu konuya ayrıca Market kısmında değineceğim o yüzden şimdilik kısa kesiyorum..

Trafik genelde düzenli, ışıkları çok uzun sürüp sinir etse de, yine de düzenli. Yayaların olması gerektiği gibi önceliği var. Yaya geçidinde beklerseniz, ilk gelen araba geçmez ve durur size yol verir, şayet siz şoförseniz, yaya geçidindeki insan yola atlar bakmadan, siz durmak zorundasınız..

Otobüslerin saatleri vs. gayet dakik, Otobüs saatlerine buradan bakabilirsiniz. 

Daha detaylı bilgiyi ana başlıklar halinde paylaşacağım.

Saygılarımla,
Gökçe..

Macarlar ve Macarca

Macarca dil yapıısı ve konuşma şekli itibariyle pek bizim dilimizi andırmıyor. Ancak ortak kelimeleri duymaya başlayınca şaşırmamak elde değil. Balta, kamyon, pabuç, alma(elma), kapu(kapı), van(var), tepsi bunlardan sadece bir kısmı.
Macarca da en basit selamlaşma , szia(bir kişiye), sziasztok(birden fazla kişiye) sözcükleri. Hello ile birlikte jo napot(iyi günler), szep napot(güzel günler) gibi kelimeleri de kullanıyorlar.
Ancak bir yerden ayrılırken de güle güle, hoşçakal yerine yine hello szia, sziasztok diyorlar..
Macarca'da c harfi s diye okunuyor. Yani Tapolca'ya Tapolsa, Utca'ya Utsa diyorlar. s harfi de ş olarak okunuyor. Tepsi'ye tepşi diyorlar.

Şimdiye kadar tanıdığım Macarların hepsi çok yardımsever ve güleryüzlü.. Ortak geçmişimiz olduğunu kabul ediyorlar ve bir saygıları var. Yardım istediği ile gittiğinizde ellerinden geleni yapıyorlar.

Hiç Macarca bilmeden sadece ingilizce ile yaşayabiliyoruz. Marketlerde vs. insanlar güleryüzlü, yabancı olduğumuzu anladıklarında daha bir güleryüzlüler, yardımcı olmak için.

Kısacası, Türk düşmanlığı vs. yok, insanlar gayet kibar, nazik ve yardımsever..

Birlikte yaşamayı öğrenmişiz zamanında, hala da yaşamaya çalışıyoruz..

Saygılarımla,

Gökçe..

Miskolc Islamic Centre..

Şehirde bir adet Arap müslümanların çoğunlukta olduğu mescit bulunmakta.  Kapısında "Miskolc Islamic Center" yazıyor. Konukların da ağırlanabildiği bu mescitte, bazı günler yemek de verilmekte.
Hemen hemen her vakit namazının kılındığı mescitte, bayanlar için ayrı bir bölüm ve abdesthane de var.
Belirli günlerde, çeşitli programlar oluyor, insanlar biraraya gelip sohbet de edebiliyorlar.

Mescidin imamı Arapça, İngilizce ve Macarca biliyor, dolayısıyla anlaşabilmek kolay.
Mescidin yakınlarından 14, 14H numaralı otobüsler geçiyor. Ama Szent Peteri Kapu'dan yürüme mesafesi ile de çok uzak değil. Szent Peteri Kapu'dan 12( Üniversite'den geliyor) , 24 numaralı otobüsler geçiyor.

Mescitte düzenli cuma namazları kılınıyor. Şu sıralar saat 12 de cuma namazını kılıyorlar.
Aşağıda krokisini de ekledim, daha kolay bulabilirsiniz.


Adresi : 3526 Huba Utca 30 Miskolc



 Şimdiden Allah kabul etsin,

Saygılarımla,

Gökçe..

2 Aralık 2013 Pazartesi

Merhaba

İş için yerleşmek durumunda kaldığımız bu şehire gelmeden önce, şehir ve bu şehirde yaşam hakkında internette pek birşey bulamamıştım.
Geldikten sonra, deneme-yanılma, sorup-araştırma, keşfetme gibi yöntemlerle epey bir yol katettik.
Şimdi sıra geldi, bildiklerimizi paylaşmaya..
Umarım benim için önemli olan şeyler sizin de işinize yarar ve hayırlı işlere vesile olur.

Sevgiler,

Gökçe